14 Mayıs 2015 Perşembe

ADANA'NIN TARİHİ YERLERİ

ADANA’DA GÖRÜLMESİ GEREKEN YERLER

Adana’nın geleneksel açıdan çok turistik bir şehir olduğunu söylemek yanlış olur. Tarım, iş ve sanayi kenti olan bu Adana’nın yabancı misafirleri genelde ticari amaçlarla gelen iş insanları ya da transfer yolculardır. Ancak ciddi bir gastronomi turizmi de özellikle ülkemizde uçuşların kolaylaşması ve büyük şehirlerdeki lezzetleri kaybolması ile gelişmektedir. Ayrıca Adana, sağlık turizmi açısından da bölgesinde lider olmakla birlikte ülkemizin yüz akıdır. Özellikle belirtelim ki Adana’nın tarihi yapısı tam bir ‘gerçeklik’ barındırır, neredeyse Ege illeri kadar çok sayıda antik kente toprak sahipliği yapan bu Çukurova kenti yılların tarihi birikimi ve zengin toprakları ile, Adana’da görülecek tarihi ve kültürel birçok eseri barındırıyor. Adana gezisi, yavaş yavaş yapılacak, sindirilecek, doya doya yenilen yemeklerin eşlik edeceği bir yolculuk.

Adana Şehir İçinde Gezilecek Yerler

Adana Taş Köprü: Adana’nın sembol yapısı Taş Köprü taaa Roma döneminde yapılmış, günümüzde Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerini birbirine bağlayan tarihi bir yapıdır. Birkaç sene öncesine kadar araç trafiğine de açık olan yapı bu özelliğiyle Dünya’nın araç trafiğine açık en eski köprüsüdür. 21 gözlü inşa edilen köprünün kara kısmı dolgularla küçülerek bugün 14 gözlü olarak ayaklı tarih olarak şehrin tam ortasında heybetiyle dikilmektedir.
Adana Taş Köprü
Adana Ulu Cami: (Ramazanoğlulları Cami): Adana’nın sembol yapılarındandır. Tarih dersleri boyunca anlatılan beylikler var ya, hah onlardan Ramazanoğulları döneminde; 1541’te tamamlanmış tarihi bir yapıdır. Mimarisi Selçuk ve Memluk tarzını taşır. Merkez Camii’den önce Adana’nın en büyük camisidir.
Adana Ulu Cami
Adana Merkez Sabancı Camii: Seyhan Nehri’nin hemen kıyısında, aynı isimli Adana Merkez Park’ın yanında camii Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun en büyük camisidir. 99 metre yükseklikteki 6 minaresi ile etkileyici bir eserdir. Hakkında detaylı bilgi yazımız ileride eklenecek.
Sabancı Merkez Cami
Adana Arkeoloji Müzesi: Tarih boyu defalarca kez taşınmış olup, şu an şehrin merkezinde Reşatbey’de ziyarete açıktır. Çukurova bölgesindeki arkeolojik kazılardan çıkan eserler sergilenir. Giriş 5 TL olup müze kart geçerlidir, ancak 2014 itibariyle geçici olarak ziyarete kapalıdır.
Adana Merkez Park: Sabancı Merkez Camii ile birlikte nehrin kenarında yer alan devasa alan gerçekten botanik bir nefes alanıdır. Oldukça geniş çim alanda, çeşitli ağaçlar ve doğanın huzuru Avrupai merkez kent park kültürünün önemli bir örneğidir.
Adana Merkez Park
Tarihi Kazancılar Çarşısı: Büyük Saat’in yanında yer alan tarihi çarşı, geleneksel Anadolu kapalıçarşı örneklerinin eskilerinden biridir. Bakırcıların ve kazancıların çarşısı olsa da günümüzde gündelik ihtiyaçlara yönelik her türlü dükkan bulunur.
Büyük Saat: 32 metre uzunluğu ile Türkiye’nin en büyük saat kulesidir. 1881’de inşasına başlanıp 1 yılda hizmete açılmıştır. Malum o dönem saat kuleleri modernleşmenin sembolüdür. Kendisinden 5 sene sonra inşa edilen ülkemizin en büyük ikinci saat kulesi Dolmabahçe Saat Kulesi’nden (27 metre) 5 metre daha uzundur. Şehrin çarşı bölümünde yer alır. Belediyenin armasında yer alan kule budur.
Büyük Saat
Adana Çarşı Hamamı: Büyük saatin karşısındaki hamamın önü dükkanlarla kapatılmıştır. Yine Ramazanoğulları döneminden kalan haman 1529’dan beri açıktır. Şuanda da yarım gün kadınlara, yarım gün erkeklere hizmet veren özel işletmedir.
Adana Etnografya Müzesi: Çukurova’nın yerlileri ve Toroslar’ın yerlileri sayabileceğimiz yörüklere yönelik tarihi eşyaları barındıran müze 1983’te açılmış, şehir merkezi Kuruköprü Mahallesi’ndedir. Bizi içindekilerden ziyade 1845’te inşa edilmiş bir kilise olan binası etkiler. Giriş ücretsizdir.
Adana Etnografya Müzesi
Misis Mozaik Müzesi: Adana Arkeoloji Müzesi’ne bağlı olarak hizmet veren, sadece meraklısına yönelik içerik bulunduran, Antik Misis döneminden kalma mozaiklerin sergilendiği bir müzedir.  Önceliğiniz olmasın deriz. Giriş ücretsizdir.
Çoban Dede parkı ve Çoban Dede Türbesi: Şehrin tarihinde yer edinmiş Karslı köyü’nün önde gelenlerinden Çoban Dede’nin türbesi nedeniyle gündüz ibadete, doğal yapısı ve nehir manzarası sebebiyle de gece akşamcılara hizmet veren multikültürel bu bölge Seyhan Nehri’nin kıyısında bir tepededir… Önceliğiniz olmasın ancak vakit çoksa gidilebilir.
Çoban Dede Türbesi
Hasan Ağa Camii: Adana’daki tek Osmanlı mimarisi eseri camidir. 1558 yılında çivi kullanmadan yapılmış olması özelliğiyle turistik değeri vardır. Sade, alçak katlı, tek şerefeli bir minareye sahiptir.
Seyhan Barajı, Baraj Gölü: Akdeniz’e dökülen en büyük akarsu olan Seyhan Nehri, Adana il merkezine de yıllar boyu katkı sağlamış durumda. Bu doğal güzellik, zamanında taşkınları önlemek için bir barajla ve aynı baraj üzerindeki güzellikleriyle de yerel halka serinleme fırsatı sunuyor. Siz de Adanalılar gibi nehir kıyısında yürüyüş yapabilir, atıştırabilir ve keyif çatabilirsiniz.
Seyhan Baraj Gölü -2
Eski Baraj ve Regülatör Köprü: Adana yeme içme notlarımızda bulunan birçok basit lezzeti keşfedebileceğiniz baraj gölü kıyısı ve eski bagaj, aynı zamanda Seyhan regülatör köprüsü ile kıyı şeridi ile de gezinmek için birebir. Sokak tezgahlarından bici bici, şalgam suyu v.s. için iyi bir noktadır.
Regülatör Köprü -2
Adana Atatürk Evi Müzesi: 1923’te Ata’nın kenti ziyaretinde konuk olduğu ev, 1981’de doğumunun yüzüncü yılında müze olarak hizmete açılmıştır. İçeriği kadar 19.yy tipik Adana evlerinin korunmuş önemli bir örneği olan binada çeşitli odalar ziyarete açıktır. Merkez Yüreğir ilçesi Seyhan Caddesi’ndedir. Kültür Bakanlığı’na bağlı olup giriş ücretsizdir.
Adana Atatürk Evi
Dilberler Sekisi: Yeni Adana Projeleri kapsamında Seyhan Nehri kıyısında yapılmış sekidir. Yürüyüş ve bisiklet yoluyla birlikte var olan göl ve nehir manzaralı kafe ile hizmet verir. Dinlence, spor ve mesire alanıdır.

Adana Civarında Gezilecek Yerler

Anavarza Kalesi ve Antik Kenti: Merkezden 70 km. kadar mesafede Kozan ilçesinin Ceyhan ilçe sınırında antik dönemden kalan Anavarza Kenti’nde ne yazık ki günümüzde neredeyse hiçbir şey ayakta değildir. Klikya’nın bu önemli eserinden sadece hamam, kilise, devasa sur ve sütunlu yol şuan yaşıyor olmakla birlikte, kentin zirvesindeki kale oldukça sağlam bir şekilde ayaktadır. Kültür Bakanlığı’na bağlı Anavarza Ören Yeri’nin girişi ücretsizdir.
Anavarza
Misis Antik Kenti: Ceyhan Nehri kıyısında tarihi İpek Yolu’nun bir parçası olarak kalan bölge tarih boyu on beşten fazla medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bir yapının mozaik taban döşemeleri, akropol surları, hamam, su kemerleri ve 9 gözlü bir taş köprü hâlâ yaşatabildiğimiz kalıntılar olarak ülkemizin topraklarını beslemektedir ve Adana’nın şehir dışında görülecek yerleri listesinin başında yer alır.
Şahmeran Kalesi: (Yılankale) (Yılanlıkale): Adana il sınırları içinde kalan yapı şehir merkezinden biraz uzaktadır. Çukurova’nın ender yükseltilerinden birine konumlanmış olup, tarih boyu İpek Yoluna bekçilik yapmış olan bu eser, ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk sunuyor. 12. yy’dan kalan yapının resmi adı Yılankale olmakla beraber biz Adanalılar Şahmeran deriz niyeyse.
Şar Antik Kenti: Uzak Tufanbeyli İlçesi’nin kuzeyinde Kayseri sınırlarına çok çok yakın alanda Hitit, Roma ve Bizans eserleri yer alır. Günümüze ayakta kalabilmiş eserlerin çoğu Roma dönemine aittir. Giriş ücretsiz olup, bizim hiç gitmemiş olduğumuzu belirtelim.
Şar Antik Kenti
Ayaş Antik Kenti: Adana’nın aynı zamanda bir Akdeniz şehri olduğunun ve denize kıyısının olduğunu gösterircesine (Haritadan bakınca herkes Adana’yı deniz kıyısında sanar, oysa ki il merkezi denize bayağı mesafelidir) kıyı ilçemiz Yumurtalık’ta yer alan şirin liman kasabası ve tarihi kalıntıların yerleşimi. MÖ 4’ün sonlarında MÖ 3’e yakın yapılan savaşta Büyük İskender’in, Pers İmparatoru Dara’yı yenmesinin ardına yerleşen Makedon komutanlar tarafından inşa edilmiş bir liman kenttir. Vakti olanların gitmesini öneririz.
Varda Köprüsü: Batı tarafında Karaisalı ilçesinde yer alan bu muazzam demir yolu köprüsü 99 metre yüksekliğinde ve 200 metre uzunluğundadır, 1912’de Almanlar tarafından inşa edilmiştir. Sadece yapıyı görmek için bile giden gezginler bulunmaktadır. İlçe, konuklarına köprü ile birlikte Kapıkaya Kanyonu’nun doğal güzelliklerini de vadeder.
Varda Köprüsü
Feke Kalesi: Feke ilçesindeki bu tarihi kale de İpek Yolu’nun bir başka korucusudur. 12. yüzyıldan kalma kalenin kendi kadar, manzarası etkileyicidir. İçindeki bahçesi ve havuzu günümüze kadar yaşamayı başarmıştır. Feke Adana’ya 125 km. kadar mesafededir.
Feke Kalesi
Adana Sahilleri, Yumurtalık ve Karataş İlçeleri: Keşfetsene‘de dürüstlük esastır. O zaman açık konuşalım sahil turisti profili, bu bölgede biraz düşüktür. Öyle geleneksel Akdeniz sahillerindeki kitleyi beklemeyin. Deniz kalitesi de düşüktür, kumsallar da oldukça bakımsızdır. Hemşehrilerimiz ve dostlarımız kızmasın, biz kimseye önermeyiz. Antalya olmuyorsa da Mersin’e gidilsin daha kaliteli deniz keyfi için.

ŞIRDAN YEMEĞİ VE TARİFİ


Şırdan denilen hayvanın iç organı
İç yağı (kuyruk yağı)
Pirinç
Kimyon
Pul biber
Tuz
İğne
İplik

Şırdanlar temiz su ile birkaç kez yıkanır. Tuz, pul biber ve kimyon eklendikten sonrapirinçle karıştırılır. Bu karışım ayrı bir kapta bekletilir. isteğe bağlı olarak karışımasoğan, kıyma ve karabiber de eklenir. Bu karışıma iç yağını da ekledikten sonra karışım son halini alır. Ardından şırdanların içerisine karışımdan konulur. Şırdanların ağzı iğne yardımı ile dikilir ve kaynatılmış suya konur. Kaynama süresi şırdanın sayısına bağlır. Kaynatıldıktan sonra kazanın içinden şırdanlar çıkarır ve soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra şırdanın üzerine kimyon dökülür ve servise hazır hale getirilir.

Not: Halk daha çok şırdanın küçük olanını tercih etmektedir. Küçük şırdanlara halk arasında “aspirin“ adı verilmektedir. Şırdan özellikle hamur kağıda sarılarak tüketilmektedir. Çift tırnaklı hayvanların özellikle koyunların birbirine bağlantılı dört midesinden dördüncü olan ve “abumazum” adı verilen organdan elde edilmektedir.
Yöre halkın şırdana ilgisi büyüktür ancak ilgi bu kadar yoğunken yörede yemek için hiçbir festivale, etkinliğe yer verilmemektedir. Bu nedenle şırdan yalnızca Adana yöresinde yaygınlık kazanmıştır. Ayrıca; şırdan hayvanın iç organı olması sebebiyle Avrupa Birliğine girişte kokoreç, bumbar vb. gibi yasaklanmıştır.
Şırdanı Adana yöresine getiren kişinin Arap asıllı Kemal adında birisi olduğu söylenmektedir. Yöre halkı akşam saatlerinde dışarı çıktıklarında şırdan yemeden evlerine dönmemektedirler.
Şırdan insanların geçim kaynağını oluşturmaktadır, Ancak Çukurova Üniversitesi iç Hastalıkları Anabilim Dalı Dahiliye Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Murat SERT’ in açıklamalarına göre; sakatat tüketimi insan sağlığını son derece olumsuz etkilemektedir. Sert, sıhhi ve yararlı bir et olmayan sakatatın yağ oranının yüksek, hazmının ise zor olduğunu belirterek; dünya ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alan kalp- damar hastalıklarını önlemek için kolesterol yüksekliğine ve damar tıkanıklığına neden olan sakatat tüketiminden kaçınılması gerektiğini vurgulamıştır. Tüm bu gerçeklere rağmen şırdan Adana ili çevresinde oldukça yoğun olarak tüketilen bir yemektir.

ADANA'NIN YEMEKLERİ


ADANA VALİLİĞİNİN TANITIM VİDEOSU


ADANA'NIN TANITIM VİDEOSU


ADANA'NIN TARİHİ GÜZELLİKLRİ

Adana’nın Doğal Güzellikleri

Adana tarihi bakımdan çok zengin bir geçmişe sahiptir. Adana’da geçmişten günümüze birçok kaleler, camiler, kiliseler, ören yerleri, antik kentleri ve daha birçok tarihi yapılar mevcut. Adana’nın bütün bu tarihi güzellikler bir bir görülmesi gereken yerlerdir ve keşke görebilsek. Ama bütün bunların dışında bir de Adana’nın kendine özgü, fiziki şartlarından, bitki örtüsünden ve ikliminden kaynaklanan birçok doğal güzellikleri de bulunmakta. Bunlar genellikle yaylalar, şelaleler, göller, nehirler, dağlar ve daha neler neler…

Tekir Yaylası

Tekir yaylası Toros dağlarının eteklerinde bulunan ve Adana’nın kuzey bölümünde yer alan bir yayladır. Adana halkı oldukça ilgi göstermektedir. Özellikle 2000 yılından sonra büyük bir gelişim göstermiştir.
Adana Tekir Yaylası
Tekir Yaylasına gitmek için;
Adana merkezden Tekir yaylasına toplu taşıma araçları bulunmakta. Özel araçla gitmek isteyenler ise Adana merkezden yaklaşık 45 dakika içinde Tekir yaylasına varabilirler.

Pozantı – Armutoluğu Yaylası

Sarımsak dağının eteklerinde bulunan ve Adana’nın Pozantı ilçesinde yer alan bir yayladır. bundan dolayı yaban hayatı fazladır. Armutoluğu Yaylasında çok sayıda köknar, sedir, ardıç ağaçlar ve kır çiçekleri bulunmaktadır. Ayrıca soğuk su kaynakları da oldukça fazladır.
Adana Pozantı Armutoluğu Yaylası
Pozantı – Armutoluğu Yaylası gitmek için;
Adana’nın Pozantı ilçesine bağlı olan Armutoğlu Yaylasına gitmek için Pozantı-Ankara yol ayrımından Sarımsak Dağına doğru (doğuya) dönüp 13 km gitmeniz gerekiyor. Bu 13 km’lik yol köknar ve çam ağaçlarından oluşan bir ormanlıktır.

Aladağ – Meydan Yaylası

Sedir, çam, köknar, ardıç ağaçları bulunan ve ayrıca meyve bahçelerinin de yer aldığı Meydan Yaylası Adana’nın doğal güzelliklerinden birisidir. Doğaya uygun inşaa edilmiş ahşap ve taş evlerde Meydan Yaylasına ayrı bir güzellik katmaktadır. Meydan Yaylasında hem elektrik hemde telefon da mevcut. Meydan yaylasının ormanlık bölümünün kıyı bölgelerine kamp kurabilirsiniz. Ayrıca Meydan Yaylasında bakkallar, kahvehaneler ve menüsü ağırlıklı olarak et olan lokantalar da bulunmaktadır.
Adana Aladağ Meydan Yaylası
Aladağ – Meydan Yaylasına Gitmek İçin;
Adana’nın Aladağ ilçesinden 6 kilometre gittikten sonra yol üstünde bulacaksınız. Ayrıca Aladağ ilçesinden hem taksi hemde minibüsle Meydan Yaylasına gidebilirsiniz.

Karaisalı – Kızıldağ Yaylası

Kızıldağ Yaylası, adından da anlaşılacağı gibi ismini Kızıldağ dağından almıştır. Bu bölgede yaşayan insanlar için önemli bir yere sahip olan Kızıldağ Yaylasında birçok meyve ağacı bulunmaktadır. Bunlar; elma, kiraz, vişne, armut, ceviz v.b. Ayrıca Kızıldağ Yaylasında yürüyüş de yapabilirsiniz. Kızıldağ Yaylasına gittiğiniz zaman kahve, lokanta, bakkal ve bunun gibi bir çok imkan bulabilirsiniz.
Adana Karaisalı Kızıldağ Yaylası
Kızıldağ Yaylasına Gitmek İçin;
Karaisalı ilçesine bağlı olan Kızıldağ Yaylası ile Karaisalı ilçesi arasında 27 kilometre mesafe bulunmaktadır.

Feke – İnderesi Yaylası

İnderesi Yaylası yada İnderesi Köyü, bağ ve bahçeleri ile bolca olan bir yayladır. Aynı zamanda bir köy olan İnderesi Yaylası ayrıca otantik bir görünüme sahiptir. İnderesi Köyünde köy halkı kilim, Yahyalı halısı dokuyup satmaktadırlar. İnderesi Yaylasında Sağlık Ocağı, lokantalar, bakkal ve fırın gibi tesislerde bulunmaktadır.
Adana Feke İnderesi Yaylası
İnderesi Yaylasına Gitmek İçin;
Feke ilçesi ile İnderesi Yaylası arasındaki mesafe 59 km’dir.

Tufanbeyli – Kürebeli Yaylası

Kürebeli Yaylasında göze çarpan ilk şey içinde bulunan gölettir. Bu gölet sulama amaçlı kullanılmaktadır. Kürebeli Yaylasına gitmek isterseniz ihtiyaçlarınızı yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Çünkü Kürebeli Yaylasında herhangi bir tesis yada konaklama yeri bulunmamaktadır.
Adana Tufanbeyli Kürebeli Yaylası
Kürebeli Yaylasına Gitmek İçin;
Tufanbeyli ilçesinin kuzeyinden 10 kilometrelik bir mesafede.

Pozantı – Fındıklı Yaylası

Fındıklı Yaylası yada Fındıklı Köyünde bol miktarda bağ ve bahçe bulunmaktadır. Aynı zamanda bir köy olan Fındıklı Yaylasında Sağlık Ocağı, lokanta, bakkal gibi tesisler bulunmaktadır.
Adana Pozantı Fındıklı Yaylası
Fındıklı Yaylasına Gitmek İçin;
Pozantı ilçesinden minibüslerinde seferleri bulunan Fındıklı Yaylası, Pozantı-Çamardı karayolunun 10. km’sinde bulunmaktadır.

Saimbeyli – Çatak Yaylası

Çatak Yaylasında dağ yamaçlarından akan şelaleler yaylaya çok güzel bir manzara kazandırmaktadır. Ayrıca yüzyıllık çınar ağaçalarının gövde ve dallarının altında bulunan piknik alanları da Çatak Yaylasını cazip kılmaktadır. Saimbeyli ilçesine bağlı olan Çatak Yaylası, ilçenin su ihtiyacını da karşılamaktadır. Çünkü su kaynakları bakımından oldukça zengindir.
Adana Saimbeyli Çatak Yaylası
Çatak Yaylasına Gitmek İçin;
Saimbeyli-Tufanbeyli karayolunun 2. km’sinde sol tarafa döndükten sonra bahçelerin bulunduğu bir alana gireceksiniz. Bu bahçeli alanda 3 km gittikten sonra Çatak Yaylasına ulaşacaksınız. Ayrıca Saimbeyli Belediyesinin otobüsleri de Çatak Yaylasına gitmekteler.

Saimbeyli – Obruk Yaylası

Obruk Yaylası, özellikle kır çiçeklerinin bulunduğu ardıç ve sedir ağaçları gibi ağaçların bulunduğu bir yayladır. Obruk Yaylasında hiçbir konaklama yeri ve tesis bulunmamaktadır. Dolayısıyla Obruk Yaylasına gelecek iseniz ihtiyaçlarınızı yanınızda getirmeniz gerekmektedir.
Adana Saimbeyli Obruk Yaylası
Obruk Yaylasına Gitmek İçin;
Saimbeyli-Tufanbeyli karayolunun 35. km’sinde bulunmaktadır.

Kozan – Göller Yaylası

Göller Yaylası orman ve kır çiçeklerinden oluşmaktadır. Ayrıca Göller Yaylasında bakkal, lokanta ve kahve gibi tesislerde bulunmaktadır.
Adana Kozan Göller Yaylası
Göller Yaylasına Gitmek İçin;
Kozan ilçesinde 40 kilometre mesafededir. Ayrıca yaz mevsiminde Kozan’dan minibüs seferleri de mevcut.

Pozantı – Belemedik Yaylası

Belemedik Yaylası, Çakıt çayı kenarında bulunan bir yayladır. Doğaya uyum sağlayan ahşap ve taş evlerde Belemedik Yaylasının ayrı güzelliklerinden. Belemedik Yaylasında yaban domuzu, yırtıcı kuşlar, yaban keçisi gibi yabani hayvanlarda bulunmaktadır. Belemedik Yaylasına gelmek isterseniz ihtiyaçlarınızı getirmeniz gerekmektedir.
Adana Pozantı Belemedik Yaylası
Belemedik Yaylasına Gitmek İçin;
Pozantı ilçesinden 10 kilometre mesafedeki Anbaş köyü yolu üzerinde bulunmaktadır.

Pozantı – Asar Yaylası

Ahşap ve taş evlerin bulunduğu Asar Yaylasında çam, sedir ağacı gibi ağaçların yanı sıra meyve bahçeleri de bulunmaktadır. Asar Yaylasında elektrik olmasına rağmen her hangi bir tesid bulunmamaktadır. Dolayısıyla gelmek isteyenlerin ihtiyaçlarını getirmesi gerekmektedir.
Adana Pozantı Asar Yaylası
Asar Yaylasına Gitmek İçin;
Pozantı-Çamardı karayolu üzerinde kalan Asar Yaylasına Pozantı ilçesinden minibüslerde gitmektedir.

Akyatan Gölü

Adana Akyatan Gölü
Karataş ilçesine bağlı olan Akyatan Gölü, Adana’ya 48 kilometre uzaklıktadır. Yaklaşık olarak 10.000 yıl önce oluşmaya başlayan Akyatan Gölünde nehirlerin taşması sonucu önce bataklık haline gelmiş, sonra kumların etkisiyle de denizden ayrılmış, sonuç olarak dabugün kü halini almıştır.Türkiye’de bulunan Lagün göllerinin en büyüğü olan Akyatan Gölünün su seviyesi ortalama 4.900 hektardır. Fakat yazın sıcaklığından dolayı çok fazla küçülmekte.

Seyhan Baraj Gölü

Adana Seyhan Baraj Gölü
Seyhan Baraj Gölü, isminden de anlaşılacağı gibi 1953 yılında yapımına başlanan bir baraj gölüdür. Seyhan Baraj Gölünün kyapım amacı sulama yapmak ve elektrik üretmektir.

ADANA'NIN TARİHİ

ADANA Taşköprü - ADANA'nın TARİHİESKİ ÇAĞLARDA ADANA
      Tarihi araştırmalardan elde edilen bilgilere göre, Çukurova, Yontma taş Devrinden bu yana yerleşim yeri olmuştur. Çukurova'nın en eski yerleşim merkezlerinden biri Tepebağ Höyüğü ilk çağlardan kalmadır. Höyükte rastlanan surlarla çevrili kent çekirdeği burada Neolitik çağda yaşayan kent dönemine ışık tutmaktadır.
      Tepebağ'ın güneyinde Taş Köprü'nün bitişğinde eski kale yıktırılarak yerine Adana Kalesi yaptırılmıştır. Bu kaleyi daha sonra Mehmet Ali Paşa yıktırmıştır. 1553'te başlayan Ramazanoğulları devrinde, kent oldukça büyümüş bu dönemde Ulucami Tuzzhanı, Yağ Camii gibi eserler yapılmıştır. Adana, Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinden Osmanlılar'a bağlanmış, 1608'de eyalet olmuştur. Sırasıyla Konya, Malatya, Şam, Halep eyaletlerine bağlı kalmıştır. Bir ara Kıbrıs'tan da idare edilmiş, 1867'de vilayet bundan sonra da Adana Sancaği'nın merkez ilçesi olmuştur. Bu durum Fransız işgaline kadar sürmüştür. İşgal sırasında vilayet merkezi Pozantıya nakledilmiş, işgal sona erince Adana yeniden vilayet merkezi olmuştur. Cumhuriyet, devrinde çok gelişmiştir.
Kaya Kabartma -Tufanbeyli-ADANA'nın TARİHİESKİ ÇAĞLARDA ADANA BÖLGESİNİ EGEMENLİKLERİ ALTINDA BULUNDURAN GURUPLAR
Luvi Krallığı (M.Ö.1900) , Arzava Krallığı (M.Ö. 1500-1333) , Hitit Krallığı (M.Ö. 1900-1200), Kue Krallığı (M.Ö.1190-713), Asur Krallığı (M.Ö. 713-663) , Pers Satraplığı (M.Ö.612-333), Helenistik Dönem (M.Ö. 333-323) Selökidler (M.Ö. 312-133), Korsanlar Dönemi (M.Ö. 178-112), Romalılar (M.Ö.112-M.S. 395)
ORTA ÇAĞDA ADANA BÖLGESİNİ EGEMENLİKLERİ ALTINDA BULUNDURAN GRUPLAR
Bizanslılar (M.S. 395-638), İslam Devri, Selçuklular, Ermeni Krallığı
YENİ ÇAĞDA ADANA
Mısır Türk Memlukları, Ramazanoğulları, Osmanlılar.

ADANA'NIN İŞGALİ VE KURTULUŞ SAVAŞI
      Kayıplara sebep olan I. Dünya Savaşı, siyasi ve ekonomik üstünlük için birbirleri ile mücadeleye girişen Avrupa devletleri arasında ve Avrupa'da çıkmıştır. Kısa zamanda mücadele bütün kıtalara yayılmış ve Osmanlı imparatorluğu da bu savaşın içine sürüklenmiştir. Sonunda imparatorluk çökmüş toprakları parçalanmış, anayurt bile düşman istilası altında kalmıştır.       Beş cephede birden ve pek çok devlete karşı savaşmak zorunda bırakılan Osmanlı Devleti, Mondros Ateşkes Anlaşması ile imparatorluk topraklarının pek çoğunu düşmana bırakarak çekilmiştir. İşte bu dönemde Suriye cephesinde kalan Türk birliği, o cephede Yıldırım Orduları komutanı olarak bulunan Mustafa Kemal idaresinde Halep'e çekilerek, tamamen yok edilmekten kurtarılmıştır. Zamanın sadrazamı İzzet Paşa tarafından, o sırada grup komutanı Liman Von Sanders'ten (Alman Komutanı) elindeki tüm grup komuta ve koordinasyon yetkisini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmesi bildirilmiş ve bu devir-teslim işlerini gerçekleştirmek için 31 Ekim 1918'de Mustafa Kemal Paşa Adana'ya gelmiştir. Liman Von Sanders Paşa'nın Yenildik...bizim için her şey bitti sözüne karşılık, yetkiyi teslim alan Mustafa Kemal Paşa Savaş müttefikler için bitmiş olabilir ama bizi ilgilendiren savaş, kendi istiklalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor karşılığını vermiştir. İşte bu sözlerin özetlediği ve vurguladığı mücadele yılları 1922'ye hatta politik anlaşmaların bitimine kadar yani 1923'e kadar sürmüştür. Kahraman Milis Müfrezesi- ADANA'nın TARİHİ





Toros geçitlerini tutmaya çalışan Bnb.Menil komutasındaki Fransız taburu, milli kuvvetler karşısında tutunamayarak kaçmaya çalışmış, ancak Karaboğazı'nda çevrilerek esir alınmıştır. İşte Fransız taburunu esir alan 40 kişilik Kahraman Milis Müfrezesi
Bucak Köyü'nde görülüyor.


      Mustafa Kemal Paşa 31 Ekim 1918'de geldiği Adana'da 11 gün kalmış, etrafın ve halkın durumunu inceleyerek bunu Genel Kurmay Başkanlığı'na bildirmiştir. Bu telgraflarda sadece mevcut durum değil, ileriye dönük düşünce ve uyarılar da yer almıştır. ATATÜRK'ÜN Adana'ya Gelişi- ADANA'nın TARİHİ


İskenderun'a asker çıkararak işgal teşebbüsünde bulunurlarsa ingilizlere ateş açılacağını zamanın hükümet ve başbakanına telgrafla bildiren Mustafa Kemal Paşa, aynı zamanda kendine bağlı kumandalara da benzer bir emir vermiştir. Verilen emre göre denizden İskenderun'a çıkartma yapmak isteyen İngiliz ve Fransızlar'a ateşle karşı konulacaktır.
      Tarihi açıdan bakılacak olursa, Adana'dan verilen bu ilk emir Türk Kurtuluş Savaşı'nın ilk emridir. Nitekim, 15 Mart 1923'te Adana'ya tekrar gelen Mustafa Kemal Paşa bu durunu şu sözleriyle toplum ve tarih önünde kanıtlamıştır: Bende bu vekayiin ilk hiss-i teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adana'da vücut bulmuştur.Adana'dan İstanbul'a gönderilen telgrafların hiçbir olumlu etkisi olmadığı gibi, kısa bir süre sonra Yıldırım Orduları Grubu ve 7. Ordu Karargahı lağvedilmiş ve Mustafa Kemal Paşa İstanbul'a çağrılmıştır.
Kurtuluş Savaşına katılan Adana'lılardan toplu bir görüntü - ADANA'nın TARİHİ



Adanalılar, İstanbul Hükümetinin 23 Kasım 1918 tarihli, Adana ve dolaylarının boşaltılmasını zorunlu kılan kararını büyük tepki ile karşılamışlardır. Durumu protesto eden, böyle bir harekatın yaratacağı vahim hadiseleri vurgulayan bir telgraf dönemin İçişleri Bakanına yollanmıştır. Kısa bir süre sonra işgal kuvvetleri Mersin limanından Çukurova'ya girmiş, tüm kilit noktaları kontrol altına almış ve sonra Adana'yı işgal etmişlerdir. Bu işgal sırasında Türklere ait bütün sembol, arma, işaret ve levhalar yok edilmiş ve sistemli şekilde Türk halkının soykırımı yoluna gidilmiştir. Fransıs işgal kuvvetleri tarafından yine çok planlı ve katı bir şekilde uygulanan diğer bir işlem de Adana, Çukurova ve civarı bölgelere Ermenilerin yerleştirilmesi olmuştur. 1915 yıllarında yani I. Dünya Savaşı sırasında Anadolu'nun Doğu yöresinde isyan eden Türk halkını öldürüp, işkence eden ve Ruslara yardım ederek ülke içinde 5. kol olarak çalışan Ermenilerin 1915 tarihli Tehcir Kanunu ile Suriye'ye zorunlu göçleri sağlanmıştır. 1918'de Adana ve Çukurova'yı işgal eden Fransızlar kendi birlikleri içinde özellikle Ermeni askerleri getirdikleri gibi, Suriye'den 70 bin Ermeniyi Adana'ya, 12 binini Dörtyol'a, 8 binini Saimbeyli'ye yerleştirmişlerdir. Hatta Antep ve Maraş çevresine de 50 binden fazla Ermeni getirilmiştir. Bütün bu gayretler adeta I.Haçlı Seferi sırasında olduğu gibi yine Avrupa devletlerine bu bölgede ileri karokol görevini görecek bir Ermeni Krallığının yeniden oluşturulması içindi. 1918-1919 yıllarında Adana'da tam bir terör ve cinayet dönemi yaşanmıştır. Atatürk'ün Adana seyahatlerinden bir görüntü - ADANA'nın TARİHİ


      Bunlar arasında Abdiağa çiftliği olayları, şehir içi cinayetleri, Taşköprü'de Türklerin çarmıha gerilişi ve kırbaçlanarak öldürülüşü gibi olaylar toplum şuurundan ve hatırasından çıkmayacak olaylar haline gelmiştir. Bunca terör ve baskı arasında Adana ve yöredeki Türkler, örgütlenerek Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatını oluşturmuşlardır. Çukurova, bölgelere ayrılarak, her bölgeye milis kuvvetleri ve komutanı atanmış ve bölge bölge tüm yöre bu milli direnme ve mücadele teşkilatının denetimine girmiştir. Şubat 1920'den itibaren milli kuvvetler düşmana karşı zaferler kazanmaya başlamış ve her zafer daha iyi bir örgütlenme ve daha yüksek bir moral kuvveti sağlamıştır.1920'de Toroslar'dan Fransızlara saldırı başlatılmıştır. Sonuçta 27 Mayıs 1920'de Fransız orduları komutanı Menil, milli kuvvetler tarafından esir alınmıştır. Kar Boğazı Olayı olarak bilinen olay, Kuvayi Milliyenin ilk siyasi zaferidir. Bunu takiben 28 Mayıs 1920'de Fransızlar Mersin-Adana hattına çekilmişler ve kuzey Çukurova (Kozan ve diğer dağlık bölgeler) tamamen kurtarılmıştır. Düzlük, ovalık yörelerde Ermeniler zulüm ve şiddeti artırmışlar ve sayısıs cinayetler işlemişlerdir.10 Temmuz 1920'de Ermeniler tarafından Türklere karşı büyük bir şiddet ve soykırım harekatına girişilmiş ve bu harekat sonucu onbinlerce Türk Toroslara doğru kaçmıştır. Dörtgün süren bu hareket tarihte Kaç Kaç olayı olarak isimlendirilmiştir. 5 Ağustos 1920'de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantıya gelmiş ve orayı il haline getirerek Pozantı Kongresini yapmışlardır. ATATÜRK'ÜN'ADANA-Pozantı'daki Çalışmaları-ADANA'nın TARİHİ


Daha büyük direnişe geçen Türkler çok büyük kayıplar vermişlerdir. Buna rağmen Kasım 1920 sonlarında Fransızları ağır yenilgiye uğratmayı başarmışlardır. Sonuç olarak Fransa, T.B.M.M. hükümetini resmen tanıyarak barış yoluna gitmiştir. Türk-Fransız barış anlaşması, 20 Ekim 1921'de Ankara'da yapılmıştır. Bu anlaşma gereğince 5 Ocak 1922'de Fransızlar Çukurova'dan tamamen (getirdikleri Ermenileri de beraberinde götürerek) çekilmişlerdir. Fransızlarla gidemeyen veya yerli olan Ermeniler de bölgeden kaçmışlardır. Bunlardan 120 bini tekrar Suriye'ye, 30 bini Kıbrıs veya İstanbul'a gitmişlerdir. 5 Ocak 1922 kurtuluşunu kutlama amacı ile Büyük Saat ile Ulu Camii arasına çok büyük bir bayrak çekilmiş ve daha sonra bu bayrak çekilmesi olayı il'in kurtuluş günlerinde tekrarlanmıştır. Bayrak Adana'nın simgesi haline gelmiştir. Adana ve Çukurova halkı milli kuvvetlere katılarak yurdun diğer cephelerinde de çarpışmış ve anavatanı düşmandan kurtarma mücadelesinde sonuna kadar yer almışlardır.


      Atatürk'ün Adana Seyahatleri Atatürk Cumhuriyetin kuruluşundan önce üç defa, Cumhuriyet'in ilanından sonra altı defa olmak üzere Adana'ya dokuz defa gelmiştir. Geliş tarihleri sırasıyla şöyledir.


      Cumhuriyetten önce
      31 Ekim 1918, 05 Ağustos 1921, 15 Mart 1923.

      Cumhuriyetten sonra
      13 Ocak 1925, 16 Mayıs 1926,
      17 Şubat 1931, 28 Ocak 1933,
      19 Kasım 1937, 24 Mayıs 1938.



Daha fazla bilgi için tıklayınızwww.yandex.com.tr